Sabrın Yolu – kolyeden ilk boncuk Leave a comment

0.1 – 8.08.2020

“Sen ne saçmalıyorsun?” diye sitem etti salak aptala! Bu seriye ait metnin şekli, özü ve hacmi sadece gerçek dostlarım için tasarlandı, yani sabrı eğitimli olanlar için. Birlikte yaptığımız gezilerde çok ayakkabı eskittiğimiz ve beni dost olarak kabul edenler için.

Bazen cehalet uçurumlarından geçen ve bilgi kıyısına giden tek köprü – Sabrın Yolu olarak adlandırılır. “Döngü” kelimesi, tek bir bütün halinde birleşmiş birçok ayrı boncuktan oluşan kolyeyi ifade eder. Her yazdığım metin, sadece küçük, göze çarpmayan, neredeyse işe yaramaz bir detaydır. Bazı dostlarımızın “Döngü” kelimesini anlamadığını ve bireysel metinlere takılıp kaldığını, ne hakkında konuşulduğunu anlamadıklarından dolayı “insanlığın düşmanları” dizisinden ilk yazı metinlerini kaldırdım.

Çünkü bunlar benim için son derece önemli olan sohbetlerimiz için ısınma hareketleriydi. Denemem başarısız oldu, bazı okuyucular için acı-biberli sarımsaklı bir tattı! Kelime hemen sahibini buldu ve hemen etkisini gösterdi! Bu durumdan dolayı sadece kendimi değil, herkesi tebrik ediyorum!

Tekrar yazmaya başlamadan önce, zayıf halkanın algılama kapasitesini göz önünde bulundurarak, bu hazırlık gönderisini yazmaya karar verdim.

Geçen sefer “A” harfini bile yazamadan, “B” ise söz konusu değil, ne hakkında konuşulduğunu anlayanlar, değerlendirenler ve hemen “destek ya da karşıt” olanlar ortaya çıktı. Bana olan küskünlüğü geçmeden ve hemen benimle sanal tartışmaya girişenler bile oldu!

İlk başta kimseye acı ve zarar vermek istemiyorum, zaten başımda yeterince problemim var.

Bir sürü uzmanların yorumlarını okuduktan sonra şaşkın bir şekilde “Kvak!” dedim ve hem gönderileri hem de uzmanlar sürüsünü sildim. Zamanı niye boşa harcayım. Diyorlar ya: “Akıllı bir düşmanla konuşmak, aptal bir dostla konuşmaktan daha iyidir!”

–

Bugün yine, yıllarca kaçındığım bir şeyi yeniden başlamaya karar verdim, çünkü okuyucunun böyle şeyleri algılamakta zorlanacağından hep korktum.

Öncelikle, anlatması çok zor, ikincisi ise, aynı yerde hem aydınlık hem karanlık, ve aralarında en ince sınırlar, ruhun bir kemanın yayı gibi olduğu, ancak keman yerine en keskin kılıç olduğu durumlar var.

İşte bu yüzden yazmak istemedim. Başkalarıyla paylaşmak istememek değil, sadece çok özel. Üstelik, ağırlığı, kapasitesi, kalitesi uygun kelimeleri nasıl bulabilirim?

Ama içimde bir direnç var, bu özel, dışarıdan görünmez, aşılmaz iç engeller. Bu yolda, uçurumlar arasında geçitleri, bulmak oldukça zor.

Mesela, bazıları: Okuyucular arasında, birçok sabırsız insanın olacağı düşüncesi…
Sadece düşüncesi, cahil, aptal, genç ve çok bilmiş hindilere  her şeyi anlatacağımı!..
Böyle insanlar bana uzun zaman önce sadece kusma refleksi dışında bir şey hissettirmiyorlar!
Onlarla karşılaştığımı hatırladığımda hemen mide bulantısı sendromu geliyor…

Beeee…ee…

Özür dilerim… cebinde peçete var mı?

–

Çünkü bazı olaylar sadece anlatması, yazması çok çok  zor, aynı zamanda aktarması, hele kayıpsız algılanması çok daha da zor.

–

Bu yüzden sonraki gönderilerde ikinci denemem olacak. Çok uzaktan, en basitlerden, belki de basit olmayanlardan başlaya biliriz. Sizden tek bir iyilik istiyorum: “Sonraki saçmalıkları okurken, solgun, anlaşılmaz bir boncuğa bakarken sabır gösterin.”

Belki biz birlikte faydalı bir kolye toplamayı başarabiliriz. Belki başarabiliriz, belki de başaramayız. Belki bu sefer istediğim gibi yazabilirim ve belki bu hikayeler birine bir şekilde faydalı olabilir.

–

Ve şimdi dikkat! Lütfen kırılmayın. Devamını okurken, görüşlerinizi kendinize saklayın. Çünkü bundan sonra sadece kuru bilim var, ama biraz yazar tarafından nemlendirilmiş. Ne yapalım, her yere gerekli ve gereksiz bir şekilde mizah sokma aptalca alışkanlığım var!

–

Tepkisel değerlendirme, muhatabın ilk kelimelerinden sonuç çıkarma ve sonuç olarak reddetme, her zaman zeka parlaklığının bir göstergesi değildir. Aslında çoğunlukla tam tersinin bir göstergesidir. Ne yazık ki, genç bir bilim adamının bu taze coşkusu, yaşlı muhaliflerin gözünde ne bir erdem ne de bir süstür.

Genç bir babanın, bir yaşındaki oğlunun ilk ereksiyonunu gördüğünde duyduğu gurur, deneyimli ebeveynlerde aynı tepkiyi uyandırmaz! Genç ebeveynlerin bu erken açan salatalıkları, pediatri doktorlarını hemen alarma geçirir.

Çünkü bu tür bir ereksiyonun nedenlerinden biri, çocukta solucan olması ve genç ebeveynlerin deneyimsizliğinden kaçırılması olabilir. Çocuğun parazitler açısından acilen kontrol edilmesi ve ebeveynlerin beyinlerindeki solucan sayısının belirlenmesi gerekmektedir!

Bu yüzden, metni okurken yerinde olmayan bir ereksiyon yaşayan ve biriyle tartışma isteği duyan “arkadaşlara” bir tavsiye: Lütfen önce bir uzmandan zekâ solucanlarının varlığı açısından test yaptırın!

Çünkü benim kimseyle tartışma ya da bir şey ispatlama isteğim yok. Bu, yıllarca, birçok akademinin kürsülerinde, birçok ülkede, defalarca oldu. Uzun zaman önce benim için çok ilgisiz ve sıkıcı hale geldi, orada ne olup bittiği.

Zaman, yaş ve ilgi alanları, hayat yolunun başında olan kişilerden farklıdır. Bu yüzden, okumak isterseniz okuyun, okumak istemezseniz de sorun değil, benim için hava durumu değişmez! Çünkü yıllardır dostlarım için yazıyorum. Bu metinlerde sizin için faydalı ve gerekli bir şey varsa, lütfen alın, Allah aşkına. Bunun için tüm bu yazılar ve konuşmalar.

Eğer sizinle gerçek hayatta arkadaş değilsek ve yüzlerce kilometre yürümediysek, birlikte ateş başında oturmadıysak, o zaman sizin için benden küçük bir hediye, yani bilgi var! Eğer gönderileri okurken kaşınma hissi ve biriyle tartışma isteği duyarsanız, dilinizi başkalarında kaşıma isteği duyarsanız, her ihtimale karşı aklınızda bulunsun!

Yazar, çok yıllık deneyime sahip bir psiko-proktolog ve gözlük takmıyor, görüşü mükemmel! Çin ejderhasının uçuşunu ve bilgeliğini ve Petri kabındaki solucanın hareketini ayırt edebilir! O yüzden çekinmeyin, size yardımcı olmaktan mutluluk duyarız!

Deneyim deneyimdir ve bunu bir yere saklayamazsınız, kırk yıllık deneyime sahip bir sağlık görevlisi, yeni mezun genç bir bilim adamından hastaya daha faydalıdır. Bir bilim adayı, odasının köşesindeki arşivdeki bilim adamlarının deneyimlerini incelerken, vakti geri dönüşümsüz olarak kaçırabilir.

Bir öneriden dolayı okuyucunun aniden öfkelenip, patladığı zaman, onunla ve benimle bir şeyler tam değil. Dikkatli olmam gerekiyor, yabancı insanların sevdiğim ve çok tanıdık nasırlarını korumak lazım. Ya bu güzel, şık, beğenilen benek – melanom olduğunu bilirsen? Özellikle bu “mutluluk” dostum olarak gördüğüm bir insanın bedenindeyse?

Okuyucuyla bir şeyler yanlış olsa bile, ona karşı tüm baskıyı uygulamak zorundayım, yanlış kişiden ve yanlış şeyi koruduğunu anlaması için. Amacım, sanal dostumun hayatını ele alması, hala fırsat varken, hala zaman varken, metastazlar başlamadan önce. Çünkü deneyimlerime dayanarak, bu tür “arkadaşlar” tarafından düzenlenen bu tür akıllı şovların ne olduğunu ve neden olduğunu biliyorum.

Yıllar geçtikçe, siz benden daha iyi bilmeye başlayacaksınız insanların bir şeye karşı duygusal tepkilerinin formülünü. Bilinçaltı motivasyonlarını, kelimelerin dış biçimlerini ve bunların hepsinin hangi amaçlar için söylendiğini ve size söyleneceğini daha iyi anlamaya başlarsınız, bunlar sadece sıkıcı günlük rutinler haline gelir.

Birinin düşüncesine karşı anlık antipati, genellikle zayıf iradenin kendi huzurunu korumanın, içinde bir yerde kaybolmuş boşluktan doğan kibirin bir savunmasıdır. Kişi, doktorun ne söyleyeceğine ihtiyaç duymaz, kendi duymak istediğini onun ağzından duymak ister. Kısacası, bu, sabırsızların sabırsızlığının dışa vurumasının göstergesidir.

–

Genç Orta Asyalı yurttaşlarıma bir şey söylemek istiyorum. Lütfen, aşağıda yazacaklarımı dikkate alın. Siz, şimdi ne hakkında konuşulacağını çok iyi anlayacaksınız. Nerede olursak olalım, hatta bu yüzü olmayan sayfalarda bile, sohbetlerimizde otomatik olarak gelenekleri devreye sokuyoruz.

En yakın kan akrabalarım arasında neredeyse tüm BDT ulusları var! Gerçekten öyle, canlarım. Üçüncü kuşağa gitmeme gerek yok, sadece yeğenlerimi, torunlarımı saymam yeterli! Kazaklar, Özbekler, Kırgızlar, Tacikler, İranlılar, Araplar, Ruslar, Ukraynalılar, Çeçenler, Tatarlar, Moğollar, Cengiz Han soyundan ve Timurlular. Hepsini saymıyorum, bu yeterli!

–

Ama kesinlikle söyleyebilirim ki: atalarım Afrika’da değildi! Her ne kadar hepimiz oradan gelsek de, çünkü iyi bir bronzlaştıktan sonra, yüzümde, bunun doğru olduğuna dair bilimsel inancımda şüpheler uyandırıyor!

Bu arada, karantina sonrası kulübümüzle Afrika’ya bir gezi yapacağız, orada tekrar soracağım. Kendi soy ağacınızı araştırırsanız, birçoğunuzun da benzer, hatta daha iyi bir durumda olduğunu göreceksiniz.

Bu arada, bizim akraba olduğumuzu iyi biliyorsunuz değil mi? Bizim ortak büyükannemiz var ve aynı kulübeden. Bununla ilgilenmediyseniz, genetikçilere şu soruyu sorun: “Norbekov bana kimdir?”

Hepsi size “O, bizim ve senin kuzenimiz!” diyecekler. O zaman, gözleri çıkık Senegal Tanzanyalı sarışınım, eğer kendi ad ve soyadlarımı taşıyan kişiler arasında köksüzlük ve terbiyesizlik davranışlarını fark edersem, sizi hemen arkadaşlar listemden çıkarırım.

Sokakta göz yumulan şeylere, evde aile içinde affedilmez. Çünkü birçok olayın temel temelleri hakkında konuşacağız.

–

Gerisi yarın, öbür gün ya da web seminerleri sırasında birkaç kez, kapsamlı veya yüzeysel olarak konuşacağız! Bugünden hazırlanmanızı şiddetle tavsiye ederim. Bir paket ıslak mendil alın ve derin dondurucuya koyun. Çünkü sonraki web seminerlerinde, bazılarınızın bazı yerlerini ateş basacak!

Mirzakarim Norbekov

*2020 yılında FB ‘ta Üstattan küçük bir serinin gönderisi